YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR
YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR
EĞİTİMLERİMİZ
YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR

Yaygın gelişimsel bozukluklar; erken çocukluk döneminde başlayan sosyal beceri, dil gelişimi ve davranış alanında uygun gelişmeme veya kaybın olduğu bir grup psikiyatrik bozukluktur. Genel olarak bu bozukluklar gelişimin bir çok alanını etkilerler ve süreğen işlev bozukluklarına yol açarlar.

Bu bozuklukların en iyi bilineni otistik bozukluk (infantil otizm olarak da bilinir) olup; karşılıklı sosyal etkileşimde, sözel iletişimde bozukluklar ve basmakalıp stereotipik davranış örüntüsü ile karakterizedir. İnfantil otizm kavramını ilk kez Leo Kanner tarafından 1943 yılında tıp literatürüne kazandırılmış ve 1980’e kadar bu terim kullanılmıştır. 1980 öncesinde Amerikan Psikiyatri Birliğinin sınıflandırmasında yaygın gelişimsel bozukluklar çocukluk şizofrenisinin bir alt tipi olarak sınıflandırılmaktaydı. Amerikan Psikiyatri Birliği, 1994 yılında yaygın gelişimsel bozuklukları 5 bozukluktan oluşan bir grup olarak sınıflandırmıştır.

Bunlar:

1.Otizm(Otistik Bozukluk )

2.Rett Bozukluğu

3.Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu

4.Asperger Bozukluğu

5.Başka türlü adlandırılmayan yaygın gelişimsel bozukluk

OTİZM ( OTİSTİK BOZUKLUK)

Otizm, iletişim ve sosyal gelişim alanlarındaki kısıtlılıkla seyreden ve çocuğun gelişimini önemli derecede olumsuz etkileyen bir

bozukluktur. Doğuştan gelen bir bozukluk olmasına rağmen, belirtiler bebeklik ve erken çocukluk döneminde belirmeye başlar.

Konuşmanın gecikmesi veya gelişmemesi, ilgi alanlarında sınırlılık, insanlar ile ilişki kurma yerine cansız nesnelerle ilgilenme, oyuna

ilgi duymama, yaşıtlarıyla oyun oynamama ve tekrar edici basmakalıp davranışlarda bulunma gibi özellikler ile kendini gösterir.

Otistik Çocukların:

Duyusal Özellikleri

a) İşitsel Uyarılara Karşı Tepkileri : Seslere karşı çok değişik tepkiler gösteren otistik çocukların, erken çocukluk döneminde bazı

seslere hiçbir tepki vermemesi, çocukta işitme problemi olduğu düşüncesini çağrıştırmaktadır.

b) Görsel Uyarılara Karşı Tepkileri : Otistik çocukların insan yüzüne ve çevrelerindeki birçok nesneye bakmamalarına karşın,

hareket eden, dönen ya da parlak olan bazı nesnelere çok uzun bakabildikleri, bazılarının zaman zaman ışıktan rahatsız oldukları

hatta karanlık bir odada daha rahat ettikleri görülebilmektedir.

c) Acı, Sıcak, Soğuğa Karşı Tepkiler : Bu tepkiler bazı çocuklarda acıyı, sıcağı ve soğuğu farketmeme şeklinde ortaya çıkarken,

bazılarında ise, soğuk suyla ellerini yıkarken ağlama, eline iğne battığı zaman çığlık atma gibi aşırı duyarlılıklar şeklinde de

görülebilmektedir.

d) Dokunulmaya Karşı Tepkiler : Herhangi bir kimse tarafından dokunulmaya, kucağa alınmaya tepki gösteren otistik çocuklar,

fiziksel teması reddetmekte ve çevreleriyle ilişki kurmaktan kaçınmaktadırlar. Otistik çocukların çevrelerindeki duyusal uyarılara çok

farklı tepkiler vermelerine karşın, yeni bir nesneyi genellikle koklayarak, yalayarak ve parmaklarını üzerinde gezdirerek tanımaya ve

keşfetmeye çalıştıkları gözlenmektedir.

Motor Gelişim Özellikleri

Otistik çocukların ip atlama, dans, yüzme gibi büyük kas motor becerilerin kullanılmasını gerektiren bazı hareketleri taklit etme

yetilerinin çok az ya da hiç olmamasına bağlı olarak daha geç öğrendikleri görülmektedir. Kâğıt kesme, kutu içine küp atma ve ipe

boncuk dizme gibi küçük kas motor becerilerinin de oldukça zayıf olduğu gözlenmektedir.

Otistik çocukların duruşlarında, ellerini kullanmada zaman zaman normalden farklı bir görünüm sergiledikleri görülmektedir. (Parmak

uçlarında yürüme, belli hareketleri tekrar etme, tek ayağı üzerinde ileri geri sallanma, kendi etrafında dönme vb.) Bununla birlikte

hiperaktif (çok hareketli) veya hipoaktif (az hareketli) olmaları da diğer motor davranış özellikleri olarak kabul edilmektedir.

Sosyal Gelişim Özellikleri

Kucağa alındığında sarılmama, annenin sesine tepki vermeme gibi davranışları gösteren otistik çocukların çoğu, anneye bağımlılık

davranışının yoksunluğunu göstermektedirler.

Sevgi ve güvende olma gereksinimi yönüyle diğer bireylere fiziksel yakınlaşma davranışları görülmemektedir.

Otistik çocukların zamanlarının çoğunu tek başına oynayarak geçirdikleri ve anne-babaları ile iletişim kurmadıkları gözlenmiştir.

Çevreyle ilgili en ufak değişikliklerin karşısında çok duyarlı olabildikleri halde insan yüzü ve karşılıklı iletişim bu çocuklar için çok az

önem taşımaktadır.Otistik çocuklarda oyun becerisi, sembolik düşüncenin kazanıldığı duyu motor döneme paralel olarak

gelişmemektedir. İletişim ve hayal gücünden yoksun olmaları nedeniyle diğer çocukların oyununa katılmazlar.

Dil ve İletişim Özellikleri

Çevredeki bireylerle iletişim kurmada yetersiz olma otizmin en belirgin özelliklerinden biri olarak belirtilmektedir.

a) Sözel Olmayan İletişim : Temel duyguları (mutluluk, üzüntü vb.) ifade etmede güçlük, karşısındaki kişinin yüzüne ve gözüne

bakmama, karşılıklı iletişim kurmak istemediğinde bağırma, vurma, çığlık atma gibi özellikler göstermektedirler.

b) Sözel İletişim : Otistik çocukların dil gelişimlerinde, hiç konuşmama, sadece bir-iki kelime söyleme, çok kelimeyle anlamsız

konuşma, ekolali konuşma, zamirleri karıştırma, konuşulanları anlamada güçlük çekme, gramer bozuklukları ve telâffuz güçlüğü gibi

özellikler görülmektedir.

OTİZMİN BELİRTİLERİ

Eğer çocuğunuz:

– Başkalarıyla göz teması kurmuyorsa,

– İsmini söylediğinizde bakmıyorsa,

– Söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa,

– Parmağıyla istediği şeyi göstermiyorsa,

– Oyuncaklarla oynamayı bilmiyorsa,

– Akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa,

– Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa,

– Konuşmada akranlarının gerisinde kalmışsa,

– Sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa,

– Aşırı hareketli, hep kendi bildiğince davranıyorsa,

– Gözleri bir şeye takılıp kalıyorsa,

– Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi sıra dışı hareketler yapıyorsa,

– Günlük yaşamındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa,

otizm açısından değerlendirme yapmak gerekir.

Otizmin Tanılanması

Otizm spektrum bozukluğu içinde yer alan otizm tanısının konulabilmesi için, aşağıda sıralanan 12 belirtiden en az altısının görülmesi

gerekir. Ayrıca, bu belirtilerden en az ikisinin sosyal etkileşim sorunları kategorisinden, en az birer tanesinin ise diğer iki kategoriden

(iletişim sorunları ve sınırlı/yinelenen ilgi ve davranışlar) olması şarttır. Bu belirtilerden en az birinin 36 aydan önce ortaya çıkmış

olması da bir diğer koşuldur.

Otizm spektrum bozukluğu şemsiyesi altında yer alan diğer kategoriler için daha farklı ölçütler söz konusudur. Örneğin, Asperger

sendromu tanısı için, iletişim sorunları alanında herhangi bir belirti görülmemesi gerekir.

Aşağıda, her bir belirtiye ilişkin ayrıntılar yer almaktadır.

A. Sosyal Etkileşim Sorunları

1. Sosyal etkileşim için gerekli sözel olmayan davranışlarda yetersizlik:

–    Sıra dışı göz kontağı özellikleri: Göz kontağı hiç kurmamak, çok kısa süreli kurmak ya da alışılmadık biçimde kurmak.

Örneğin, birden bire gözlerini karşısındakinin gözlerine dikmek ve kaçırmak.

–    Jest ve mimik kullanımında sınırlılık: Konuşurken çok az jest ve mimik kullanmak.

–    Başkalarına yaklaşmada sıra dışı özellikler: Sosyal ortamların gerektirdiği uzaklıkları ayarlayamamak; başkalarına fazla yakın

ya da uzak durmak.

–    Ses kullanımında sıra dışılık: Konuşurken alışılmadık ses kalitesi ve vurgu özellikleri göstermek.

2. Yaşa uygun akran ilişkileri geliştirememek:

–    Arkadaşlık kurmakta zorlanmak: Çok az sayıda arkadaşa sahip olmak ya da hiç arkadaş edinememek.

–    Akranlarla etkileşimde bulunmamak: Kendi yaşıtlarıyla oynamada, konuşmada vb. çok isteksiz davranmak; örneğin, yalnızca

kendisinden çok küçük ya da büyük kişilerle etkileşmek.

–   Yalnızca özel ilgilere dayalı ilişkiler geliştirmek: Belli kişilerle, yalnızca belli ilgilere dayalı olarak (örneğin, favori konularda)

etkileşimde bulunmak.

–    Grup içinde etkileşimde bulunurken zorlanmak: Örneğin, işbirliğine dayalı oyunların kurallarına uymakta zorlanmak.

3. Başkalarıyla zevk, başarı ya da ilgi paylaşımında sınırlılık:

–    Yalnızlığı yeğlemek: Başkalarının genellikle aile üyeleriyle ya da arkadaşlarıyla birlikte yaptığı pek çok şeyi (örneğin; TV izlemek,

yemek yemek, oyun oynamak vb.) yalnız başına yapmayı yeğlemek.

–    Belli olay ya da durumlara başkalarının dikkatini çekme çabası göstermemek: Örneğin; şaşırtıcı bir durum karşısında başkalarına

işaret etmemek, bir şey başardığında başkalarıyla paylaşmamak vb.

–    Sözel övgü karşısında tepki vermemek: Başkalarının kendisine yönelttiği övgü sözleri ya da sözel onaylamalar karşısında çok az

tepki vermek ya da hiç tepki vermemek. Örneğin, hoşnutluk belirtisi göstermemek.

4. Sosyal-duygusal davranışlarda sınırlılık:

–    Başkalarının ilgisi karşısında tepkisiz kalmak: Birileri kendisine seslendiğinde ya da kendisiyle etkileşmek istediğinde tepki

vermemek, duymuyormuş ya da fark etmiyormuş gibi davranmak.

–    Başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik: Ortama birinin girmesi, ortamdan birinin çıkması, birinin konuşmaya başlaması gibi,

başka çocukların çok ilgisini çeken bazı olaylar karşısında ilgisiz kalmak; böyle durumlarda, gülümseme gibi hoşnutluk ya da ağlama

gibi hoşnutsuzluk ifadeleri göstermemek.

–    Başkalarının duygularını anlamada yetersizlik: Üzülen, ağlayan, kızan, sevinen vb. kişiler karşısında duyarsız davranmak; örneğin,

üzgün birini rahatlatma çabası göstermemek.

B. İletişim Sorunları

5. Dil gelişiminde gecikme:

–    İki yaşından büyük olup da tek bir sözcük bile söylememek.

–    Üç yaşından büyük olup da iki sözcüklük basit ifadeler (örneğin, ‘baba git’) kullanmamak.

–    Konuşmaya başladıktan sonra basit bir dilbilgisi yapısı kullanmak ya da belli yanlışları tekrarlamaya devam etmek.

6. Karşılıklı konuşmada zorluk:

–    Karşılıklı konuşma başlatmada, sürdürmede ve sonlandırmada önemli sorunlar göstermek: Örneğin, bir kez konuşmaya

başlayınca, konuşmayı uzun bir monolog şeklinde sürdürmek ve karşısındakilerin yorumlarını göz ardı etmek.

–    Konuşma konularında seçicilik: Kendi favori konuları dışındaki konularda çok zor ve isteksiz olarak konuşmak.

7. Sıra dışı ya da yinelenen dil kullanmak:

–    Başkalarının kendisine söylediklerini yinelemek.

–    Televizyondan duyduklarını ya da kitaplardan okuduklarını, ilişkisiz zamanlarda ve bağlam dışı olarak yinelemek.

–    Kendisinin uydurduğu ya da yalnızca kendisine anlam ifade eden sözleri yinelemek.

–    Aşırı resmilik ve didaktiklik gibi konuşma özellikleri göstermek.

8. Gelişimsel düzeye uygun olmayan oyun:

–    Senaryolu oyunlarda sınırlılık: Oyuncaklarla evcilik, okulculuk, doktorculuk vb. hayali oyunlar oynamamak.

–    Sembolik oyunlarda sınırlılık: Bir nesneyi başka bir nesne olarak (örneğin, küpü mikrofon olarak) kullanarak oyun oynamamak.

–    Oyuncaklarla alışılmadık biçimlerde oynamak: Örneğin; topu zıplatmak yerine sürekli olarak bir eliyle vurmak, Legoları birbirine

takıp bir şeyler yapmak yerine sıraya dizmek vb.

–    Sosyal oyunlara ilgisizlik: Küçük yaşlardayken, ‘ce-e’ vb. sosyal oyunlara karşı ilgi göstermemek.

C. Sınırlı/Yinelenen İlgi ve Davranışlar

9. Sınırlı alanda, yoğun ve sıra dışı ilgilere sahip olmak:

–    İlgi takıntıları: Bazı konulara karşı aşırı ilgi duymak ve başka konuları dışlayarak sürekli o konularla ilgili konuşmak, okumak,

ilgilenmek vb. istemek.

–    Bazı sıra dışı konulara aşırı ilgi duymak: Örneğin; astrofizik, uçak kazaları ya da sulama sistemleri.

–    İlgi duyduğu konularla ilgili ince ayrıntıları anımsamak: Kendi favori konularındaki en ince ayrıntıları bile ezbere bilmek.

10. Belli düzen ve rutinlere ilişkin aşırı ısrarcılık:

–    Belli etkinlikleri her zaman belli bir sırayla yapmak istemek: Örneğin, arabanın kapılarını hep aynı sırayla kapatmak.

–    Günlük rutinlerde değişiklik olmamasını istemek: Örneğin, eve gelirken hep aynı güzergahı izlemek ya da eve geldiğinde önce

televizyonu açıp sonra tuvalete gitmek.

–    Günlük yaşamdaki değişiklikler karşısında aşırı tepki göstermek: En ufak bir değişiklik karşısında aşırı kaygılanmak ya da

öfke nöbeti yaşamak.

–    Değişiklikleri daha kolay kabullenebilmek için, meydana gelecek değişikliklerle ilgili önceden bilgi sahibi olmaya gereksinim duymak.

11. Yinelenen (kendini uyarıcı) davranışlar:

–    Sıra dışı beden hareketleri: Örneğin; parmak ucunda yürümek, çok yavaş yürümek, kendi ekseni etrafında dönmek, durduğu

yerde sallanmak, farklı bir beden duruşuna sahip olmak vb.

–    Sıra dışı el hareketleri: Örneğin; ellerini sallamak, parmaklarını gözlerinin önünde hareket ettirmek, ellerini farklı biçimlerde

tutmak vb.

12. Nesnelerle ilgili sıra dışı ilgiler ve takıntılar:

–    Nesneleri sıra dışı amaçlarla kullanmak: Örneğin, oyuncak arabanın tekerleklerini çevirmek ya da oyuncak bebeğin

gözlerini-açıp kapamak vb. davranışları tekrar tekrar yapmak.

–    Nesnelerin duyusal özellikleriyle aşırı ilgilenmek: Örneğin, eline aldığı her nesneyi koklamak ya da gözlerinin önünde tutarak ve

evirip-çevirerek incelemek.

–    Hareket eden nesnelere aşırı ilgi göstermek: Örneğin; tekerlek ya da pervane gibi dönen nesnelere, akan su ya da yanıp sönen

ışık gibi hızlı hareket eden görüntülere uzun sürelerle bakmak.

–    Nesne takıntıları: Bazı sıra dışı nesneleri (örneğin, bir silgi ya da küçük bir zincir parçası) elinden bırakmak ya da gözünün

önünden ayırmak istememek.

Otizmin Tanısı Nasıl ve Kimler Tarafından Konur?

Tanı koyabilecek kişiler, yalnızca konunun uzmanı olan doktorlardır. Otizmli çocukların dış görünümleri diğer çocuklardan farklı

değildir; ancak, davranışları farklıdır. Tanı, uzmanlar tarafından çocuğun gözlenmesi, gelişim testleri yapılması ve anne-babalara

çocuğun gelişimi hakkında sorular sorulmasıyla konur. Otizmin tanısı 12 aylıktan itibaren konabilir. Erken yaşta tanı konması, bir an

önce eğitimin başlaması açısından önemlidir.

Ülkemizde otizm tanısı koyabilecek uzmanlar çocuk ruh hastalıkları uzmanları ve çocuk nörologlarıdır.

Eğer çocuğunuz otizm tanısı alırsa, Özürlü Sağlık Kurulu Raporu çıkartmanız gerekir.

Özürlü Sağlık Kurulu Raporu almak için ne yapmalısınız?

Özürlü Sağlık Kurulu Raporu almak için, Özürlü Sağlık Kurulu bulunan bir hastaneye başvurmalısınız. Özürlü Sağlık Kurulu; iç

hastalıkları, genel cerrahi, göz hastalıkları, kulak-burun-boğaz, nöroloji veya ruh hastalıkları uzmanlarından oluşur.

Eğitimin Planlanması

Bir çocuğa otizm tanısı koyulduktan hemen sonra eğitim programının planlanması adımına geçilmelidir. Otizmin tedavisi sürekli ve

yoğun eğitimdir. Her çocuk gibi sizin çocuğunuzun da bu eğitime hakkı vardır.

Bu haktan yararlanmak için yaşadığınız yere en yakın Rehberlik ve Araştırma Merkezine (RAM) başvurmalısınız. Bu başvuruyla

RAM içinde bulunan Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu tarafından çocuğunuza eğitsel değerlendirme ve tanılama yapılır. RAM’da

eğitsel değerlendirme ve tanılama süreci sonunda çocuğunuz için bir yıllık bir eğitsel plan hazırlanır. Çocuğunuzun gelişimi RAM

tarafından düzenli olarak takip edilir ve eğitsel plan her yıl RAM tarafından yenilenir.

RAM’da hazırlanacak eğitsel planda çocuğunuzun hangi eğitim ortamında eğitim görmesinin uygun olacağına ilişkin görüş de belirtilir.

Eğitim Ortamına Yerleştirme Yapılması

RAM’da hazırlanacak eğitsel plandaki görüş doğrultusunda il ya da ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki Özel Eğitim Hizmetleri

Kurulu, otizmli çocuğunuz için en uygun olan eğitim ortamına yerleştirme kararı verir. Yerleştirme seçenekleri şunlardır:

Kaynaştırma:Kaynaştırma, özel eğitim gerektiren çocukların eğitimlerini normal gelişim gösteren çocukların devam ettiği resmî veya

özel okullarda sürdürmeleridir. Özel eğitim gerektiren çocuk okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında kaynaştırma

eğitimi alabilir.

Özel Eğitim Sınıfı: Özel eğitim sınıfları, resmi ve özel okul bünyesinde özel eğitim gerektiren öğrenciler için açılan sınıflardır.

Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi (OÇEM): Zorunlu öğrenim çağında olup normal ilköğretim programlarına devam edemeyecek

özelliklerde olan otizmli öğrenciler için resmî ve özel otistik çocuklar eğitim merkezleri (OÇEM) vardır.

Otistik Çocuklar İş Eğitim Merkezi: İlköğretimlerini tamamlayan, genel ve mesleki ortaöğretim programlarına devam edemeyecek

durumda olan ve 21 yaşından gün almamış otizmli bireyler otistik çocuklar iş eğitim merkezlerine devam edebilirler.

Çocuğunuzun bir özel, özel eğitim kurumundan; örneğin, rehabilitasyon merkezinden ya da özel eğitim kursundan destek eğitim

alabilmesi; ayrıca, bu hizmetin bedelinin devlet tarafından karşılanabilmesi için de RAM’a başvurmanız gerekir.

Ağır düzeydeki engellinin evde bakımı karşılığında, ihtiyacı olan ailelere, anne-babaya ya da vasiye her ay bir asgari ücret tutarında

ödeme yapılır. Bakıma muhtaç özürlüye ikametgâhında bakım hizmetinin verilmesi durumunda, bakım ücreti, hizmetin verilmesini

takip eden ay içinde Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından aileye ödenir.

KAYNAK:  TOHUM  TÜRKİYE OTİZM ERKEN TANI VE EĞİTİM VAKFI

RETT BOZUKLUĞU

Rett sendromu dünyanın her yerinde 10.000-23.000′de 1 gibi bir sıklıkla ve genellikle kızlarda görülen bir gelişim

bozukluğudur. Rett sendromlu kızlar yaşamlarının ilk (6-18) aylarına dek tamamen normal ya da normale yakın gelişim gösterirken

önce hızlı bir gerileme ile öğrenilen becerileri unutur sonra da uzun bir duraksama devresine girerler.

Rett Sendromu’nun nedenleri arasında kalıtsal özellikleri olduğuna dair güçlü kanıtlar varsa da Rett sendromunun nedeni henüz tam

olarak bilinmemektedir.

Rett Bozukluğunun Belirtileri

* İnce ve açık renk derili yüzleri, sivri burunları, küçük el ve ayakları, bazı tipik özellikleridir.

* Ellerini belli bir amaç için (yemek yeme, eşya toplama) uzun süre kullanamazlar. Daha çok ellerini önde birleştirme, ovuşturma, el

yıkar gibi yapma ve ellerini ağzına götürme gibi hareketleri ard arda yaparlar. El çevirme, alkış, elleriyle dizlerine vurma ve

parmaklarını oynatma gibi tekrarlanan el hareketlerinin bir veya bir kaçı da sıklıkla görülebilir.

* Psikomotor gelişiminde yavaşlama, yürüme ve gövde hareketlerinde zayıf koordinasyon gösterirler.

* El ve ayakta kasılma ve titremeler görülür.

* Dil gelişimlerinde gecikmeler görülür.

* Baş çevresinin büyümesi 3 aydan 4 yaşa kadar yavaşladığı için kafası yaşına göre küçüktür (Mikrosefali).

* Bazı Rett sendromlu kızlarda büyüdükçe; nefes almada düzensizlikler, nöbetler, kasılmalar, omurganın eğrilmesi, diş gıcırdatma,

çiğneme ve yutma problemleri, kabızlık, el ve ayak eklemlerinde kan dolaşımının bozukluğu nedeniyle soğukluk gibi belirtilerden

bazıları görülebilir.

Rett sendromu sıklıkla Cerebral Palsy (Beyin felci) ve erken çocukluk otizmi ile karıştırılır. Bu nedenle Rett sendromunun

özelliklerinin ve gelişim aşamalarının ailelerce bilinmesi, dikkatli ve ayrıntılı bir tıbbi değerlendirme yapılabilmesini sağlar. Böylece

tanının erken konulabilmesi ve eğitimin erken başlayabilmesi sağlanabilir.

Rett Bozukluğunda

1. BAŞLAMA AŞAMASI (6 ay ile 1,5 yaş arası)

Çocuk çok az göz kontağı kurar ve oyuncaklarıyla çok az ilgilenir. Genellikle “uslu” ve “sakin” bebek olarak nitelendirilir. Kaba

motor hareketlerde gerilikler, baş büyümesinde yavaşlama, el ovuşturma görülebilir.

2. HIZLI GERİLEME AŞAMASI (1 ile 4 yaş arası)

Bu dönemde anlamlı el hareketleri ve konuşmanın kaybolması bazen hızlı bazen dereceli olarak başlar. Nefesini tutma, nefes nefese

kalma görülebilir. Yürüyüş biçimi dengesiz olur ve yürümeye başlamada gecikme görülebilir.

3. DURGUNLUK AŞAMASI (4 ile 10 yaş arası)

İstemsiz el-kol hareketleri ve kasılmalar belirginleşir. Daha az ağlar, çevresine daha fazla ilgi gösterir ve daha dikkatli, daha alıcı olur

ve iletişim becerileri geliştirir. Rett sendromu olan bir çok kız, hayatlarının kalan kısımlarında bu aşamada kalır. Bir kısmı ise 10

yaşından sonra daha az hareket eder, yürümeyi bırakabilir, omurga eğrilebilir. Ancak iletişim ve el becerilerinde azalma olmaz, göz

kontağı artar, tekrarlayan el hareketleri azalır.

Rett Bozukluğunda Eğitim ve Tedavi

Nörolojik açıdan izleme ve tedavinin sürdürülmesinin yanısıra fizyoterapi ile motor gelişimlerindeki gecikmenin ve omurga

eğrilmesinin önlenmesi önemlidir.

Sosyal ve iletim becerilerindeki kayıpların tekrar kazanılabilmesi ve geliştirilmesi için özel eğitim şarttır. Müzik, oyuncaklar, kitaplar,

bilgisayar vb. materyaller sözel ve sözel olmayan iletişimlerini arttırmada etkili bir eğitim aracı olarak kullanılır

ASPERGER BOZUKLUĞU

Asperger Sendromu, çocukluk çağında ortaya çıkan genetik geçişli bir sorundur. Sendromun ana belirtisi aşırı içe kapanıklık

durumudur. Tekrarlayıcı davranışlar, tekdüze bir konuşma, belli bir konuya abartılı ilgi diğer önemli belirtilerdir. Hastalık, 3-4

yaşlarından sonra yavaş yavaş belli olmaya başlar. Çocuklar genellikle 3-4 yaşına kadar yaşıtları gibi davranıp, hareket ederler.

Erkek çocuklarında daha sık görülür.

Aspergerli çocuklarla ilgili en büyük tereddüt her içe kapanık, sosyal iletişimi zayıf, çocuğun bu sendroma dahil edilmesidir. Çünkü

ailenin aşırı korumacılığı, aşırı eleştiri sonucu ortaya çıkan güvensizlik ve buna bağlı sosyal iletişimde başarısızlık asperger sendromu

olarak değerlendirilebilir.

Asperger sendromu otizm içinde çok fonksiyonlu, en fazla yüz güldüren bir spekturumda değerlendirilir. Asperger sendromuna sahip

olan çocuklarda aşırı içe kapanıklık durumu ana belirtidir.

Asperger Bozukluğunun Karakteristik özellikleri:

– Asperger sendromu olan insanlar sosyal olabilmek için çabalar ama başaramaz.

– Yüz ifadeleri gibi sözel olmayan sinyalleri anlamakta güçlük çekerler.

– Tek düze, hızlı, duygudan yoksun konuşurlar.

– Sözcüklerin mecazi anlamlarını anlamakta güçlük çekerler.

– Hayal gücü eksikliği vardır. Soyut düşünmede zorlanırlar.

– Sakarlık, asperger sendromu olanlarda belirli bir özellik olarak dikkat çeker.

– Bisiklet sürmek gibi koordinasyon gerektiren becerilerde zorluk yaşarlar.

– Çevreye duyarsızdır. Sorulara her zaman uygun yanıt vermezler. Tekrarlayıcı davranışları vardır.

– Çevrelerindeki insanlarla empati (kendisini diğer insanların yerine koyma) yapamazlar.

– Belli bir konuya abartılı ilgi duyarlar. Otomobil, uzay, ağaç çeşitleri gibi konularda her ayrıntıyı bilirler. Arabaları motor sesinden

bile tanıyabilirler

Aspergerli çocuklar yetişkin dönemlerinde kendilerine uygun iş bulabilirler ve yönlendirildikleri taktirde çalışabilirler. Ama insanlarla

yüz yüze diyalog kurmayacakları, organizasyon, yaratıcılık ve el becerisi gerektirmeyen, zaman baskısı olmayan, korunmalı, rutin,

tek düze işlerde çalışabilirler. En büyük sorun işe kabul edilirken yaşanır. Sorulara düzgün yanıtlar veremedikleri için mülakat

gerektiren işlerde başarılı olamayabilirler.

Asperger  sendorumuna bağlı olarak buluğ çağından itibaren ruhsal sorunlar ortaya çıkabilir. Aspergerli çocuklar 8-9 yaşından

itibaren yoğun kaygı duyarlar. Toplumla uyum içinde olmadıklarının farkındadırlar. Hastalığın otizmden ayrılan diğer bir noktası

budur. İçe kapanıktırlar ama iletişim için isteklidirler. Ne yapacaklarını bilemezler, yaklaşımları genellikle insanları uzaklaştırır.

Yaşıtları tarafından dışlanıp, alay edilirler. Depresyona girebilirler. Takıntıları, dikkat bozukluğu, aşırı hareketlilik olabilir. Bu

sorunların tedavi edilmesi ve yönlendirilmesi aspergerli çocuğun yaşamını kolaylaştırır. Bu sorunlar tedavi edilmezse sendrom daha

da ağırlaşıp çocuğun hayat kalitesini düşürür.

Bu programda hizmet veren uzman kadromuz üniversitelerden lisans ve lisansüstü dereceye sahip

Özel Eğitim Uzmanları,

Zihinsel Sınıf Öğretmenleri,

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Öğretmenleri,

Okul Öncesi Öğretmenleri,

Psikologlardan oluşmaktadır.

YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR DESTEK EĞİTİM PROGRAMI

-Kumsal İstanbul Özel Eğitim Merkezi
Ve Rehabilitasyon Merkezi

Yorum bırakın
TÜM YORUMLAR (0)
Henüz yorum eklenmemiş